
Ergenlik Dönemi
Ergenlik Dönemi:
İnsan, yaşamı boyunca sürekli bir gelişim ve değişim içindedir. Gençlik (ergenlik) dönemi, belki de bu gelişim sürecinin en önemli evresini oluşturur. Yavuzer’e (2011: 244) göre çocukluktan erişkinliğe geçiş olan ergenlik dönemi, bireyde gözlenebilen sürekli ve süratli gelişimi kapsamaktadır. ‘Fırtına ve gerginlik’ dönemi olarak da açıklanabilen ergenlik, hangi toplumda olursa olsun, her bireyin yaşadığı bir evredir. Milli Eğitim Bakanlığı’na göre ergenlik, çocukluk ve genç yetişkinlik arasında kalan 12-24 yaş arasındaki dönemdir. UNESCO’ya göre ise gençlik çağı 15-25 yaş dilimleri olarak kabul edilmiştir. Bu çağın temel özellikleri, duygusal coşku ve taşkınlık, çabuk kurulan ve bozulan ilişkiler, kolay etkilenme, kişiliğinin sınırlarını aşma, toplum içinde sivrilme, ilgi çekme, rol sahibi olma çabası biçiminde özetlenebilir. Yavuzer,(2011: 245) ülkemizde ergenliğe giriş yaşının kızlarda ortalama 10-12, erkeklerde ise 12-14 yaşları arasında olduğunu belirtmiştir.
Buna ek olarak, ergenlik dönemi içinde 12-15 yaş aralığının olumsuz bir dönem olduğu, bu dönemin karşıtlık, dengesizlik olgularıyla tanımlandığı uzmanlar tarafından ortaya koyulmuştur. Devamında gelen 16-21 yaşları arasındaki dönem ise, olumluluk dönemi olarak kabul edilmiştir. Genç birey, ergenlik dönemi boyunca zamanla kendini tanımaya ve içinde bulunduğu toplumun gelenek ve kurallarını öğrenip anlamaya başlar. Aile ortamında yeterli destek ve deneyim fırsatı elde eden genç birey, ergenlik döneminin getirdiği belirli eğilimlerin oluşumunda, çocukluk döneminde kazandığı duygusal, toplumsal ve zihinsel uyarılmalarla ilgili olarak bu dönemi daha sakin ve başarılı geçirebilir. (Yavuzer 2011: 244-245) Cüceloğlu, (2015: 97) ergenlik döneminde, genç bireylerin aileden uzaklaşma ve birey olma eğilimleri olduğunu ve bunun aileler tarafından anlayışla karşılanması gerektiğini dile getirmiştir. Buna ek olarak, zaman zaman aile içinde sorun yokken dahi gençlerin, arkadaşlarından prim toplamak için anne-babalarıyla sorun yaşıyormuş gibi davranıp arkadaşlarına yakın olmaya çalıştıklarını da vurgulamıştır.
Yavuzer (2014: 177-188) gençlik çağına ait duygu ve coşkuların, algı, dikkat, bellek, düşünme, mantık, uslamlama gibi bilişsel (bilgiyle ilgili) işlevleri olumsuz yönde etkilediğini dile getirmiş, buna bağlı olarak da başarı, çalışma, yaratıcılık ve verimin düştüğünü belirtmiştir. Bilişsel alandaki bu olumsuz değişme, erinlik ve onu izleyen bir iki yıl içinde görülen okul başarısızlığı ve kazaların temel nedeni olarak kabul edilmiştir.
Bu bilgiler doğrultusunda, Yavuzer’in bahsettiği üzere ergenlik döneminde gençlerin dikkat ve algı seviyelerinin azalması nedeniyle okul başarıların düştüğü bir gerçektir. Genç bireylerin ve ailelerin şikayet ettiği konular arasında özellikle ders çalışamama, çalışırken sıkılma, okul başarısında düşüş, derste dikkatin dağılması gibi konular olduğu bilinmektedir. Öğrenci koçlarının ergenlik döneminin bir sonucu olan yukarıdaki durumların doğal olduğunu bilmesi ve koçluklarla bu sorunları genç bireyin aşmasını sağlamasını yardımcı olur.
Kimlik (benlik) gelişimi yaşam boyu sürmesine karşın, en önemli dönüm noktası ergenlik dönemidir. Çocukluk döneminde ebeveynlerinin doğrularını, yanlışlarını sorgulamadan kabul eden genç, ergenlik döneminde sorgulamaya başlar. Bu dönemde genç, bir kimlik bunalımı yaşar ve bir kimlik arayışına girer. Yavuzer’e (2011: 40-41) göre benlik kavramı, bireyin kendisiyle ilgili olarak kafasında çizdiği görünümdür. Bu görünüm bireyin özgüvenli olup olmayacağını ve içe ya da dışa dönük oluşunu belirler. Anne-baba tarafından kimliği kabul edilen ve beğenilen bireyde benlik saygısı da oluşur. Benlik saygısı, genç bireyin kendinden memnun olup olmama durumudur. Bununla birlikte benlik saygısı ergenin ileriki yaşamında düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını belirleyen kimliğinin çekirdeğini oluşturur. Ebeveynlerin ve akran gruplarının genç bireyle olan ilişkisi onun benlik değerine katkıda bulunur. Yavuzer’e (2011: 68-69) göre çocuklarının fikirlerine değer veren, konuşurken dinleyen, söz hakkı veren, kararlarına saygı duyan, çocuğu olduğu gibi kabul eden, onu destekleyip yüreklendiren ebeveynler, çocuğun benlik değerinin oluşumuna büyük katkı sağlar. Buna ek olarak, gençlerin yetenekleri, güçlü yönleri ve başarılı olabilecekleri alanların, ebeveynler ve öğretmenler tarafından ortaya çıkartılması ve bu doğrultuda gençlerin teşvik edilmesi onların güven duygularının güçlenmesine yardımcı olur.
Kimlik gelişimin yaşandığı ergenlik döneminde bir diğer önemli faktör ise genç bireyin kendisini arkadaş çevresine ve topluma kabul ettirme çabasıdır. Bu dönemde genç, sosyal bir kimlik kazanma arayışı içerisinde olduğu için, ailesinden uzaklaşarak arkadaş grubuna yaklaşır. Genç birey anne ve babasını eleştirmeye başlar, onlarla birçok konuda çatışma yaşar. Kendisini evrenin merkezinde etkin ve güçlü gören genç, anne-babasını etkisiz, güçsüz, yetersiz, görmeye başlar. Diğer taraftan artık kendini güçlü görmeye ve birçok şeye başkaldırmaya ve kendi istediği gibi yaşamayı da kendine hak görmeye başlar. (Yavuzer 2014: 180-181)
Durum böyle olunca ebeveynler evdeki kural ve sınırları korumakta zorlanırlar. Bunun yanı sıra, çocuklarının ders çalışma gibi sorumluluklarını yerine getirmediklerini gördüklerinde, onları defalarca uyarırlar fakat genelde uyarılarının işe yaramadığını görürler. Aile içi iletişim konusu da öğrenci ve ebeveyn koçluklarında çalışılan konular arasındadır. Yine bir öğrenci koçunun ergenlik döneminde gençlerin ve ebeveynlerin yaşadığı sorunları iki taraf açısından da biliyor olması sürecin olumlu yönde ilerlemesine katkı sağlar.
“Buna ek olarak, zaman zaman aile içinde sorun yokken dahi gençlerin, arkadaşlarından prim toplamak için anne-babalarıyla sorun yaşıyormuş gibi davranıp arkadaşlarına yakın olmaya çalıştıklarını da vurgulamıştır.”kısmı dikkatimi çekti //”diğer önemli faktör ise genç bireyin kendisini arkadaş çevresine ve topluma kabul ettirme çabasıdır. Bu dönemde genç, sosyal bir kimlik kazanma arayışı içerisinde olduğu için, ailesinden uzaklaşarak arkadaş grubuna yaklaşır. Genç birey anne ve babasını eleştirmeye başlar, onlarla birçok konuda çatışma yaşar. Kendisini evrenin merkezinde etkin ve güçlü gören genç, anne-babasını etkisiz, güçsüz, yetersiz, görmeye başlar. Diğer taraftan artık kendini güçlü görmeye ve birçok şeye başkaldırmaya ve kendi istediği gibi yaşamayı da kendine hak görmeye başlar.”bu alıntıları tekrar burda paylasmamdaki neden öğrenci kocunun bu durumlara yaklaşımı nasıl olmalı?